Ne
zaman ayrılık saati gelse En vazgeçilmez
yerinde yaşamın Duysak ayak seslerini
akşamın Ve sokaklardan el ayak çekilse Bir
ürpertiyle duyarım o zaman Seni çağıran sesi
uzaklardan Ne zaman ayrılık saati
gelse Bir gariplik çöker içime
birden Kalan tek anı gibi bir
devirden Durmadan çalınır o gamlı
beste Sanki bilir de hazin
öykümüzü Bulutlar ağlar, kararır
gökyüzü Ne zaman ayrılık saati gelse Bir
çaresizliği anlatır gibi Birden değişir
gözlerinin rengi Mavi solar, koyulaşır
yeşilse Sarınca ruhunu eski bir hüzün Uçar
gider pembeliği yüzünün Ne zaman ayrılık
saati gelse Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını Ne çiçek
kalır ortada, ne bahçe Sadece uğultusu o
rüzgarın Ve bir umut kırıntısı: belki
yarın Ne zaman ayrılık saati gelse Bir
fırtına çıkmışçasına, büyük İçimizdeki
güllerin boynu bükük Bir zaman kalakalırım
öylece Neden sonra gittiğini
anlarım İçimde güller ağlar, ben
ağlarım
  |